Şaguj nine

Şaguj nine’nin genişçe sayılacak avlusunda, oyun oynarken rastladığım bu ihtiyar kadınların, hemen hiçbiri Türkçe bilmezdi. Bin sekiz yüzlerin sonlarında getirilip bırakıldıkları, bu küçük Abzegh köyünde, ekmek pişirip, bulgur döverek, çamaşır yıkayıp torunlarını severek yaşayıp gittiler.

İçlerinden bir tanesi hariç, yirmi mil uzaktaki Çorum şehrini bile göremeden öldüler. Görme istekleri var mıydı onu da tanrı bilir. İçlerinden O bir tanesi, yine Çerkes olan bir Osmanlı mülazımı-sani ile evlenip uzaklara gitmiş, kocasının erken ölümünden sonra, yetim kalmış iki yeğenine bakmak için köye geri dönmüştü. Bu Siyuh ninejin, belki de gidecek başka bir yeride yoktu.

Bir Osmanlı zabitinin dul eşi olarak, döndüğü avluda, diğerlerine mesafeli davranmaya özen gösterir, yine bir Osmanlı miralayından dul kalmış, Keseykoların zengin kızı, hacı hanımla prafa oynadığı söylenirdi. Diğerleri,arkasından muzip gülümsemeler ile dedikodu yapar, yinede onu incitmemeye özen gösterirlerdi.

Bayramlarda özenle giydiği siyah saten bir elbisesi vardı, bir elinde ipek bir mendil ve bastonuyla el öptürürdü çocuklara. Avlunun içinde, sessizliğini hiç bozmayan Kuko nine, hiç evlenmemiş, kendisini,bir başına burada bırakıp gitmiş olan babası ve iki kardeşi, kim bilir hangi balkan savaşında kaybolduğunda, yoksul ve yapayalnız kalmıştı. Kısacık boylu, ara sıra ormanda kozalak ve çalı çırpı toplayıp, kışlık yakacağını çıkaran bu sessiz kadının, yiyeceğini komşuları karşılardı

 
Bugün 12 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol